Ramazan / Oruç

Recep, Şaban derken geldi RAMAZAN;  İsmi geçen bu üç ay, diğer aylara göre farklıdır. Farkı bizzat peygamberimiz tarafından zikredilen şu hadistir: “Allah’ım Recep ve Şaban’ı mübarek kıl ve beni Ramazan’a kavuştur” Nebiyyi Zişan efendimizin femi Muhsinlerinden sadır olan bu hadistir ki, bizlerin bu aya daha bir ihtimam göstermemizi gerektiriyor. Daha da önemlisi, insanlığın kurtuluş rehberi KURAN bu ayda inmiştir.  Bilindiği üzere bu aya, aynı zaman da Kuran ayı denir. Bir değişik ifadeyle bu ay Kuran’ın doğum ayıdır.  Bu ayın önemine binaen olacak ki, sanki iki ay öncesinden manevi hazırlık yapılması istenmektedir. Bir yerde Recep ve Şaban, Ramazana hazırlık ayıdır. Bu iki ayda manevi yönden müminler kendilerini, ruhi ve psikolojik olarak iyi hazırlasınlar ki, Ramazan’ın manevi yönünden fazlasıyla istifade edilebilsinler. Dikkatli hemen her mümin tarafından açıkça fark edilebilen bir güzellik vardır Ramazanda.  Ramazan bir sekine ayıdır.  Aşırılıkların törpülendiği bir suhulet mevcuttur Ramazanda.  İnsan manevi yönden Yüce yaratıcıya daha bir iltica etme ihtiyacı duyuyor Ramazanda.  Kişi acziyetini Ramazan’ da daha bir fark eder oluyor.  Ramazan, aşığın maşukuyla daha fazla yakınlaşmaya çalıştığı/çalışması gerektiği bir aydır.  Alma durumunda olanın, her şeyi verene halini arz ettiği, kurtuluşunu istediği mübarek bir aydır Ramazan.   Bir şeye ihtiyaç duyan kimse bir şekilde zelil ve hakir duruma düşebilir. Bu düşüşten dolayı çıkma fırsatının daha çok verildiği bir aydır Ramazan.   Yeme ve içme halimiz bize yaratıcı karşısındaki hiçliğimizi hatırlatmaktadır. Bunun içindir ki, Allah Hz. İsa ile annesi Meryem’e izafe edilen ulûhiyeti nefyederken (ortadan kaldırırken) şöyle buyurmuştur: “Meryem oğlu Mesih ancak bir Peygamberdir. Ondan önce de birçok Peygamber gelip geçti. Anası da çok doğru bir kadındı. İkisi de yemek yerlerdi...” (5/75) Buyurmak suretiyle yemenin ulûhiyete münafî ve noksan bir sıfat olduğu açıklanmıştır.  Oruç bilindiği üzere bedeni bir ibadettir. Dolayısıyla bu ibadette şefkat ve merhamet duygularını harekete geçirme duygusu vardır.  Oruç aç kalanların halini düşündürür. Nitekim Hz. Yusuf’a: “Sen yeryüzünün hazinelerine sahipsin. Bunca imkânın içinde nasıl aç kalırsın” dediklerinde, onlara cevaben: “Ben tok olursam, aç kalanın halini unutmaktan korkarım” demiştir.  Oruç ibadetinde nefsi terbiye, şehveti kırma, güzel duyguları kuvvetlendirme gibi hususlar da vardır. Nimet-i küfran içinde olan müminlerin, normal şartlarda çok da ilgi duymadığı yiyeceklere oruçlu iken nasıl da rağbet ediyor. Her gün içmekte olduğumuz suyun iftar vaktinde, abu hayat veya Kevser şarabı gibi gelmektedir.  Acıkmış, susamış halimizle Allah’ı bir başka zikretme ihtiyacı hissederiz.  Ramazan’da oruçlu halimizle merhamet, acıma, sevme, sayma, ilgi, alaka kurma;  Ayrıca yardımlaşma, verme, gözetme hissiyatımız bir kat daha artmaktadır. Müminlerin ziyadesiyle istifade edebileceği bu ayı, ne olursunuz boşa heba etmeyelim. Allah kendine samimi kulluk yapanların yardımcısı olsun. Ramazanınız hayırlı ve mübarek olsun 

Ahmet BELADA

BU SİTE İLE KURULMUŞTUR